Sürprizler ve Düş Kırıklıkları ile Dolu Şampiyona
Göteborg’daki
Avrupa Atletizm Şampiyonası, sürprizler ve düş kırıklıkları bakımından diğer
büyük şampiyonalardan aşağı kalmadı denebilir. Erkekler hız koşularında Amerika
ve Karayıp Adaları atletlerinin çok altında bir düzeye sahip olan Avrupa’yı ancak,
Nijerya’dan gelip birkaç yıldır Portekiz adına koşan Ebuk Welu’nun 100 ve 200 metrelerdeki rakipleri ile oynar
gibi koşarak kazandığı birincilikler kurtardı. Ebuk Welu, ikinci sınıf
rakipleri ile idman yapar gibi koşarcasına birinci geldi. Bayanlar 100 ve 200 metrede,
kalitenin düşmesi nedeniyle Belçikalı Gevaert iki altın madalya ile evine
dönebildi. Orta ve uzun mesafelerdeki Avrupalı atletler, Etiyopya ve Kenyalı
rakipleri ile idman dahi yapamayacak kadar zayıftılar. Bütün bunlara rağmen
atma ve atlamalarda Avrupa gene eski üstünlüğünü korudu.
Ruslar her zamanki gibi sadece altın madalya kazanmakla
kalmayıp arkadan gelenlerin de ses çıkarabileceği bir takımla Göteborg’daydı. Bir zamanlar Coe, Owedd ve Crame gibi
koşucular, Christe gibi spirnterler ve Thomson gibi dekatloncuların iz
bıraktığı İngiliz takımını bu sefer
sahalarda bulmak pek kolay olmadı. Beijing’deki 2008 ve Londrada’ki 2012
Olimpiyadları için bir prova gibi kabul
edilen bu şampiyonada İngiliz atletler kadar yöneticiler de sıfır puan aldılar.
Ev sahibi İsveç, sürpriz olarak, erkekler ve bayanlarda
beklediği iki altın madalyayı alamazken .başka dallarda aldığı madalyalarla
yetinmek zorunda kaldı. Bayanlar yüksek atlamada dünya rekoru kırması beklenen Kajsa Bergqvist ancak üçüncü olurken erkekler
yüksek atlamada Ruslar sahaların sevimli yüksek atlayıcısı İsveçli Holm’ü adeta
ezdiler.
Almanlar hiç beklenmedik bir atılımla erkeklerde 10.000 ve
bayanlarda maraton’da birer altın madalya kazanarak mesafe koşularında hiç
olmasa Avrupa’da şimdilik herkesten üstün olduklarını gösterdiler.
Geçen yıl Helsinki’de yapılan dünya şampiyonasında bütün
hafta soğuk ve yağmurla çarpışan atletler bu sefer Göteborg’da sadece rakipleri
yanında yağmuru buldular. Ama, gelecek yıl Osaka’da yapılacak dünya
şampiyonasında Avrupalı atletler karşılarında şan, şöhret, rekor ve para
peşinde koşan Afrikalı, Amerikalı ve Karayıp Adalarından gelen şampiyonlar ve
şampiyon olmak için bütün gücünü ortaya koyan gençlerle çarpışacaklar.
Belçikalı Halle Baut’un bayanlar yüksek atlamadaki
birinciliği sürpriz olarak kabul edilirken bayanlar sırıkla atlamada Isın
Bayeva’nın 5.01 metreyle kendine ait dünya rekorunu kırmadan altın madalya
kazanması da, rekor seyretmek için gelen atletizm severler için bir sürpriz
oldu.
Televizyondan da gördüğünüz gibi, şampiyonanın yapıldığı
her gün Göteborg’un 32. 000 seyirci kapasiteli stadyumu ağzına kadar doluydu. Bu
seyirci, yarışmalar esnasında gösterdiği tavırla atletizmi hem sevdiğini hem de
atletizmden anladığını gösterdi.
Sürprizden bahsederken komşumuz Yunanistan’ın da atletlerinin
başarısı sonucunda sevindiğini söylemek gerekir. Erkekler ve bayanlar 400 metre
engelli ve bayanlar üç adımda kürsüye çıkan ikisi bayan Yunanlı atletlerin, bu
sporda komşumuzun son 10 yılda ne kadar ilerliye gittiğini gösterir.
Atletizmde başarılı olmak için, kabiliyetli ve kapasiteli
atletlerin bulunması ve yetiştirilmesi kadar sporun ve sporcunun yönetimi
konusunda da komşumuzdan olduğu kadar diğer başka ülkelerden de örnekler alıp
incelememiz gerekir. Türk sporunun kalkınmasını, sadece federasyonların özgür
olmalarına bağlamak doğru olmayacaktır. Okulda spor yapmayan bir ülkede
şampiyon atlet, sadece ve sadece, bu sporu seven azim ve sabrı ile sahada kalan
ve limitli bilgisi ele kendine yardım eden vefakar Türk antrenörleriyle
yetinmek zorundadır.
“Futbolistan” diye tanımladığım Türkiye’de,
gözünü ve kulağını futbol’dan ayırmayan sporun temeli olan atletizmi ancak
dörder yıl arayla hatırlayan Türk toplumu, çok başka koşullarda yetişen ve
desteklenen kuvvetli rakipleri karşısında aldığı dereceler için Türk
atletlerini eleştireceğine onlara teşekkür etmelidir.